0212 227 27 83 Reklam Danışma Hattı

Ücretsiz Google Reklam Verme Kılavuzu! Hemen İndir!

Iletken-Project ve Semantik Web

Geçen aylarda Lozan’daki Strands yarışmasında göğsümüzü kabartan Deniz Oktar ve ekibinin projesi İletken-Project’i ve tabi öncesinde semantik web’i konuştuk…

İletken nedir?

İletken, doğru kişiyle doğru içeriği buluşturan bir sistemdir. Bir “social recommendation engine” teknolojisidir. Türkçe’ye “sosyal tavsiye sistemi” olarak çevirebileceğimiz bu yapılar, internette bulunan ve baş etmesi gitgide zorlaşan çok fazla içerik içerisinden, her kullanıcı için anlamlı olanları bulan sistemlerdir. İnsanların geçmişte yaptıkları hareketleri analiz ederek onların ilgilerini çekecek içerikleri sunarlar. Gerçek hayatta, her zaman alışveriş yaptığınız market sahibinin ne isteyeceğinizi bilmesi ve siz gelmeden sepetinizi hazırlaması gibi düşünebiliriz. Web’de bunu yapmak için tavsiye edilecek içerikleri ve sistemin kullanıcılarını birbirleriyle ilişkilendirmek gerekir. Günümüzde amazon.com, last.fm ve stumbleupon bu sistemlerin kullanıldığı en bilinen uygulamalardır.

– İletken bahsettiğiniz Web uygulamalarına rakip olarak mı ortaya çıkacak?

Hayır, şu an için İletken teknolojimizle bir Web uygulaması geliştirmiyoruz ve kısa vadede böyle bir açılım düşünmüyoruz. Yaptığımız iş, varolan Web uygulamalarına tavsiye motoru sistemleri geliştirerek entegre etmek. B2B çalışıyoruz.

3 tür ana müşteri kitlemiz bulunuyor:

1- E-ticaret siteleri : Tavsiye sistemleri sayesinde satışlarını ve verimliliklerini arttırıyorlar.

2- İçerik siteleri : Kişiye özgü anlamlı içerik sunuyorlar.

3- Sosyal networkler : Kişileri ve sosyal network içerisindeki içerikleri ilişkilendirdiğimiz için varolan sosyal kapitale katma değer ekliyoruz.

İletken’in asıl fark yarattığı nokta, tavsiye sistemlerini sosyal network datalarıyla birleştirdiği noktalar. Bu nedenle sosyal networkler bizim için çok önemli.

– İletken, ACM’in düzenlediği, bu konuda bilinen en önemli akademik konferansta ödül kazandı. Bu ödülü kazanmanızı sağlayan fark nedir?

İletken’in ödül almasını sağlayan iki faktör vardı; birincisi, klasik tavsiye sistemlerine sosyal faktörleri etkilemesi, ikincisi ise hibrit bir motor geliştirerek tavsiye sistemlerinin belli başlı önemli problemlerine çözüm getirmesidir.

Günlük hayat örneğine devam ederek şöyle anlatabiliriz:

Klasik tavsiye sistemleri 20 yıldır alışveriş yaptığınız market sahibinin hareketlerini taklit eder. Tavsiye vermek için iki yöntem kullanır. 1- Sizin geçmiş alışverişlerinize bakar, 2- Sizin gibi alışveriş yapan diğer insanlara göre market segmentasyonu uygular.

Sizin gibi, her sabah 2 süt 1 ekmek alan aile babaları o hafta çikolata almaya başladıysa, size süt ve ekmek yanında çikolata da tavsiye eder.

Ancak burada belli başlı problemler vardır. Bunlardan birincisi dükkana ilk kez giren ve hakkında bilgimiz olmayan müşteridir. Bu insana ne tavsiye verilecektir? İkincisi ise yeni dükkan açmış deneyimsiz market sahibi durumudur. Sizi diğer alışveriş yapan insanlarla ilişkilendirmeye yetecek kadar deneyimi ve müşterisi yoksa ne yapacaktır? Üçüncü problem ise, market sahibinin sizin sosyal çevrenizi hiç tanımadığı durumdur. Sizden 5 dakika önce dükkana giren ve birazdan yanlarına gideceğiniz üç arkadaşınızın muzlu süt aldığı bilgisi, birazdan sizin de onları görünce canınızın muzlu süt çekeceği ihtimalini güçlendirir.

İletken motoru hibrit yapısı sayesinde bu üç durum için de yeni açılımlar getirmekte. En önemli farkı ise, günümüzde varolan sosyal kapitali(social network analizi ile elde edilen veriler) etkili biçimde kullanmasıdır.

– Sosyal faktörleri biraz daha açar mısın?

Tabii, çok basit bir örnek daha vereyim. Diyelim ki bir içerik sitesiyiz ve elimizde hava durumu bilgileri var. Normal şartlar altında, İstanbul’da yaşayan beni, Eindhoven şehrinin hava durumu hiç ilgilendirmez.

Oysa bu sabah Twitter’a girdiğimde, Eindhoven da okuyan ortağım Fırat’ın “Eindhoven’da bugün yağmur yağıyor” dediğini görüyorum. Normal şartlar altında benim için önemli olmanyan Eindhoven hava durumu bilgisi, Fırat’ın o bilgiye eklediği sosyal katma değer sayesinde önemli bir hale geliyor. İşte İletken bu sosyal faktörleri göz önüne alan bir teknoloji.

– Bize biraz Web 3.0’ın ne olduğundan bahseder misin?

Öncelikle, Web 3.0 diye kesinlesmis bir tanım henüz mevcut değil. Günümüzde yeni nesil Web semantik Web ya da anlamsal Web olarak isimlendiriliyor/tahmin ediliyor. Çok kısa özetlemek gerekirse, Web’de bulunan bilginin, bilgisayarlar tarafından kolay biçimde işlenebilecek ve anlamlandırılabilecek hale gelmesini hedefliyor. Bugun internette karşılaştığımız çoğu içerik bilgisayarlarin değil de insanlarin bunları okuyup anlamasina yönelik hazirlaniyor. Buna rağmen bilgisayarlar da çeşitli yollarla bu içeriğin ne olduğu hakkında bilgi sahibi olmaya çalışıyorlar. Birkaç örnek vermek gerekirse, bilgisayarların günümüzde Web sayfalarinda bulunan içeriklerin başlıklardan, metinlerin analizlerinden, RSS konu bilgilerinden veya varolan benzer verilerden faydalanmaları mümkün. Fakat bunlar çok etkili yöntemler değiller ve tüm internet düşünüldüğünde kabul edilebilir sonuçlar vermiyorlar. Buna ek olarak, içeriğin ne olduğunu anlasak bile bu bilgiyi bağlantısal hale getirmek gerekiyor. Demek istediğim şu; bir içeriğin yemek tarifi olduğunu anlamak işin birinci bölümü. Yemek tarifinin yemek kitabında olacağını ve yemek kitabının da kitapçıda satılacağını bilmek ise bu bilgiyi anlamlı hale getirmek oluyor. Semantik Web, bilgisayarlara bu içeriği, biz insanlarin yaptiğina benzer bir anlamsal analiz yetisi kazandirarak, bilgi ihtiyaclarimizi çok daha kolay ve verimli bir şekilde karşılamamıza yarayacak bir sistemler bütünü. Bunu da, StarTrek gibi üstün ve karışık yapay zeka yöntemleri değil de, içerik yayıncılarının sitelerini çesitli yazılımlar aracılığı ile anlamlandırmaları sonucu gerçekleştirebiliyor. Şu anda yapılan çalışmaların çoğu bu konuda standartlar getirmek üzerine.

– İletken bir Web 3.0 projesi midir?

Tam olarak bir Web 3.0 projesi diyemeyiz ancak bu süreç içerisinde yer alan bir teknolojidir.

Bugün anlamsal Web’i, bahsettiğimiz şekilde kullanan sistemler ve uygulamalar altyapı ve yaygınlık gibi problemler nedeniyle sınırlı. İçerikleri anlamlandırmak konusunda günümüzde varolan bir diğer yaklaşım ise bu işin içine insan faktörünü sokmak. Bilgisayarlar doğal olarak hızlı düşünen, aptal makinalar. İnternet üzerindeki sosyal varlığımızdan bir kaynak olarak faydalanarak, yani yaptığımız hareketleri takip ederek problemlerimize bir miktar anlamlı çözümler getirebiliyorlar. Verileri algoritmik olarak birbiriyle anlamlandırmak yerine, insanların hareketlerini analiz ederek hangi verilerin ve hangi insanların birbiriyle anlamlı olduğu sonucuna dolaylı yoldan ulaşabiliyorlar. İşte İletken’in teknolojisi de bu yapıya sahip. Bu teknolojiye Web 3.0 diyemeyiz, ancak o süreç içerisinde yer alan bir teknoloji. Fakat anlamsal Web konusunda da çalışmalarımız mevcut. Örneğin, ekibimizden Selçuk Atlı şu an Amerika’da Prof. James Hendler ile İletken’in anlamsal Web’e uygulanabilirliği konusunda araştırmalar da yapmakta.

– Semantik Web konusunda bir geçmişiniz varmıydı?

Ekibimizden Selçuk Atlı şu an Amerika’da Prof. James Hendler ile İletken’in anlamsal Web’e uygulanabilirliği konusunda araştırmalar da yapmakta.

Buna ek olarak, direkt semantik Web’e yönelik çalışmalar olmasa da, semantik Web’de kullanılan teknolojik altyapılarla ilgili yapmış olduğumuz çalışmalar var. Örneğin ana geliştiricimiz Barış, uzun süre doğal dil işleme (NLP) konularında çalıştı.

– İletken’e başlangıç amacınız nedir?

İletken’in ilk adımlarını bundan 2.5 sene önce, bir haber portalı için atmıştım. Varolan sistemi besleyen çok fazla kaynak vardı ve bütün içerikler ana sayfada karman çorman biçimde sıralanıyordu.

İşte o karman çorman haber portali için, her kişinin kendisi için oluşturulmuş bir ana sayfaya ulaşacağı bir proje geliştirdim. İletkenin ilk adımları bu şekilde atıldı.

– İletken-Project Künyesi?(Ekip)

Ekibimizi su anki yonetim ekibi ve danisma kadrosu olarak ikiye ayirabiliriz. Buna ek olarak, projenin ilk adimlarini tasarlayak ekibimizde bulunan ve su an kendi projeleriyle ugrasan 2 arkadasimiz daha var. Detaylari Web sitemizden alabilirsiniz.

Güzel ve büyük bir ekibiniz var, peki bu ekibin projeyi hazırlaması ne kadar sürdü?

Projenin 2.5 senelik bir geçmişi var. Bir ekip olarak aktif biçimde üzerinde çalıştığımız zaman ise, toplamda 1.5 yil. Bu 1.5 yil icerisinde 6 farkli takim uyesinin calismasi oldu.

– En çok zorlanacağınızı düşündüğünüz konu ne oldu?

Anlaşılmamak, analiz edecek veri bulamamak ve Türkiye’de tartışıp kendimizi geliştireceğimiz, bu konuda çalışma yapmış insanlar bulamamak. Gerçekten de bu 3 konuda zorlandık.

– Türkiye haricinde dünyaya açılmak gibi bir hedefiniz var mı?

Var, bu güne kadar verdiğimiz emek ve bir miktar da şans sayesinde yaptığımız iş dünya çapında bir ödül aldı. Yarışma sonunda yurt dışında çalışmak konusunda önemli bir teklif aldık. Ancak bu şekilde açılımlar yapmak için henüz yeterli deneyimimiz yok. Ayrıca ekonomik kriz zamanlarındayız. Bu nedenle öncelikli olarak bizim için daha güvenli bir pazar olan Türkiye’de işe başlayarak insan kaynağı ve deneyim konularında gelişmek istiyoruz.

– Türkiye’de veya dünyada rakip projeler var mı, onların eksi ve artıları neler?

Türkiye de rakip henüz yok. Dünyada var ancak aslında bu çok geniş bir soru. Business planımızda rakip analizi var. Çok basit anlatmak gerekirse 1- Teknolojimiz 2- Müşteriye özgü , özelleştirilebilir motor üretmek.

– Projeniz ile ilgili altını çizmek istediğiniz bir konu var mı? (atlattığınız zorlu süreçlerden, kırılma noktalarından ya da “bu herkese örnek olur” dediğiniz tecrübelerinizden aktarmanız adına soruyorum)

Kişisel olarak bu projeyle birlikte zorlandığım ve ümitsizliğe kapıldığım noktalar oldu. Yaptığımız iş zor bir iş olduğu için insanların değerlendirmesi zor oluyor. Türkiye’de de ne yazık ki bu konuda çalışma yapan kimseyi bulamadık. Ciddiye alınmadığımız zamanlar oldu. Neyse ki, aldığımız ödül sayesinde yaptığımız işlerin doğruluğunu ispatlayabildik ve sonuç olarak güzel bir ilgiyle karşılaştık. Önümüz açıldı. Belki biraz duygusal olacak ama, 2.5 sene sonra 170 kişinin önünde projeyi sunmak ve sunumdan sonra bu konuda çalışma yapan profesörlerin bizden fikir almaya gelmeleri bizim için unutulmayacak bir andı.

Bir diğer kırılma noktası ise geçirdiğimiz vizyon değişikliğiydi. Çalışmaya ilk başaldığımız noktada, bir prototip yapmak için basit bir haber portali geliştirmeye çalıştık. Elimizdeki insan kaynağı göz önüne alındığında yanlış bir karardı. Daha sonra, sadece motora yönelmeyi seçtik. Bu bizim için daha doğru bir karar oldu. Böylece tüm enerjimizi iyi olduğumuz noktaya verebildik.

– Lozan’daki yarışmada ciddi bir başarı elde ettiniz, genelde gençler bu tür yarışmalara pek katılmıyorlar, o konuda neler önerebilirsin?

Aslında ben yarışmalara güvenmem, Türkiye deki yarışmalara da, kimse üzerine alınmasın, hiç güvenmem. Bunun sebebi birilerinin size kazık atacak olması değil. Özellikle bizim gibi niş bir alanda uğraşıyorsanız projenizi değerlendirecek juri üyesine denk gelme olasılığının çok az olması. Bunu üniversiteye başladığım ilk yıllarda, başka projelerle katıldığım bir kaç yarışma sonunda gördüm. Özellikle sizin zaman harcayarak yaptığınız başvuruya geri dönüş verilmemesini çok yanlış ve heves kırıcı buluyorum. Bu nedenle, güvenilir kurumların düzenlemediği yarışmalara katılmayı tavsiye etmiyorum. ACM’in yarışması bu konuda uzman kişilerin ortaya koydukları bir yarışmaydı. Bu nedenle katıldık.

– Son olarak Türkiye’deki Web girişimcilerine ne tavsiye edersiniz?

Uçmayın, çalışın :) Girişimci olmak demek büyük risk almak, kısa sürede milyarder olmaya çalışmak olmamalı.


Yorumunla değer kat...


Google Adwords Sertifikalı İş Ortağı Facebook Reklamları Google Analytics Sertifikalı İş Ortağı

Dijital Pazarlamanın Sırları!


Haftalık e-bültenimize ücretsiz üye olun, tüm internet reklamcılığı, online pazarlama içerikleri ile birlikte, yeni dijital pazarlama ürünleri her hafta e-postanıza gelsin! Ayrıca Google Reklam Kılavuzu E-Kitabını da ücretsiz indirin!

E-Bültene Abone Olun