0212 227 27 83 Reklam Danışma Hattı

Ücretsiz Google Reklam Verme Kılavuzu! Hemen İndir!

Bir girişim olarak eTohum

Burak Büyükdemir’i tanıyabilir miyiz?

İTÜ İşletme mühendisliği bitirdikten sonra Boğaziçi MBA yüksek lisansımı tamamladım devamında İntelbank 2 sene bankacılık, Vestel Net, Vizy Go projesinde bir süre görev aldıktan sonra kendi şirketimi kurdum. 2000 yılında krizden sonra ben Almanya’ya eğitime gittim, yüksek lisansa. Geri döndüğümden beri de yurtdışındaki firmalara danışmanlık vermeye, yurtiçindeki firmaların raporlarını sunmaya devam ederken, yarı zamanlı olarak da İTÜ’de e-ticaret stratejileri dersi veriyorum. Bu sırada da eTohum fikri, e-fikrim ile başladı ve yeni girişimcilerin yatırımcılarla buluşması adına bu şekilde bir girişimde bulunduk… Tabi bu arada 99-03 yılları arasında TV radyo programları ve çeşitli gazetelerde yazarlık yaptım.

eTohum bir Goril AŞ projesi, peki Goril A.Ş.’nin neler yapıyor?

Sadece etohum ve bunun geliri de sponsorlar üzerinden, ama tabii ki zamanla bu şirketlere de ortak olmak istiyoruz. Bizim de aldığımız riskler olduğu için zamanla bunlar oturacaktır. Goril AŞ bünyesinde farklı bir girişim yok. Ama zamanla olabilir de tabi. eTohumun en önemli noktası da zaten Türkiye’deki tüm internet girişimlerine ön ayak olması ve bunu koordine etmesi, herkes bir şekilde katkı sağladığı sürece kendi outputlarını da alıyorlar. Bütün sponsorlar mesela ilk olarak bu girişimlerle tanışıyorlar, bu doğru kullanıldığında onlar için çok önemli bir avantaj.

15 girişim açıklandı! Bu süreç nasıl işleyecek?

eTohum senelik bir organizasyon, önümüzdeki ocak ayında tekrar yeni girişimler açıklanacak. 2. eTohum olacak… Bu bir yarışma değil, bu en iyi girişimleri seçen bir organizasyon da değil, böyle bir iddiamız da olmadı zaten. Bugün yurtdışında da bu böyle. Girişimciler kendilerini göstermek istiyorlarsa girişimci özellikleri olması lazım, öncelikle kendisine güvenerek başvuracak, sosyal olacak ve birinin karşısına çıktığında ikna edecek. Bu tür girişimcilerdir açıklananlar ve hatta 31 ocaktan önce de birlikte çalışmaya başladığımız girişimciler oldu. Kampta; iş planı pazarlama iş hukuku marka fikri haklar yatırımcı görüşmesi değerleme yatırım portföyü konularına ek olarak Türkiye’deki başarılı girişimciler ile 2 hafta geçirdik… Süreç tamamlandı ve bütün bu şirketlerle çalışmalar başladı. Şirket kurulacaksa da nasıl kurulacağı üzerine hepimiz çalışıyoruz… Mayıs ayında yatırımcılarla toplanılarak bu dönem sonlanacak, tabii şimdiden de yatırımcılarla görüşmeye başlamış, yol almış girişimler de yok değil…

eTohum girişiminin gelir modeli nedir peki?

Şu an için sponsorlar aracılığı ile hayatını sürdürüyor, ama aslında etohum yeni bir iş modeli ile kuruldu, çünkü süreçle destek verdiğimiz ve aramızda kimyasal bağ oluşan girişimlere ortak olmak ve onları daha hızlı büyütmek istiyoruz, bu yüzden de eTohum yarışma değil, eTohum başarıya daha yakın olan projeyi seçiyor ve onun üzerine daha seri bir şekilde hayata geçip başarıya ulaşması için eğiliyor. eTohum gibi birileri yapmak isteyebilir bunda da sorun yok zaten, bu bir venture capital de değil, ofise alıp inkübe de etmiyoruz onları, maddi destek de vermiyoruz eTohum olarak. Yaptığımız onlara fikri ve çalışma konularında destek vermek ve güçlü bağlantılar ile desteklemek… Yurtdışında da buna benzer örnekler var; Bootcamp var, Y Combinator var… VC ve benzeri firmalar startuplarda eksik kaldığı için bu tür bir ihtiyaç vardı ve biz de bu şekilde başladık zaten… Bilinçli yatırımcıları seçip, kaliteli girişimcileri girişimleri ile birlikte aynı yere getirdiğimizde oldukça verimli bir pazaryeri çıkıyor ortaya ve bu da eTohum’un amacıdır… eTohum sürecine daha girmeden toplantılar sırasında tanışıp yatırımını alan girişimler oldu, bu da eTohum’un görünmeyen güzelliği….

Kampta çok güzel bir eğitim süreci geçti girişimciler için, peki bunu otomize edebileceğiniz bir akademi düşünüyor musunuz?

Burdaki eğitimler tabii ki çok önemli ama asıl amaç eğitimlerden ziyade ticari başarıya ulaşılması, bu yüzden hiçbir şekilde akademi gibi bir fikrim yok, İsteyen varsa o şekilde bir akademi yurtdışındaki birçok üniversiteyi tavsiye edebilirim ama bizim bu eğitimlerden kastımız akademik eğitim değil sadece, kişilere danışmanlık ve koçluk ile projelerinin daha sağlıklı temellere oturtup yollarına devam etmelerini sağlamak, yani ticari başarı…

Seçilen girişimlerde fikre ne kadar önem verdiniz?

Fikir bence hiç önemli değil… Girişimcinin odaklanması ve yapabilirliği önemli yoksa fikir %10’dan fazla değerli değil… Mesela internetten ayakkabı satmak ne kadar mantıklı gelmese de Serdar -pabbuc’un girişimcisi- Türkiye’de hem ayakkabı sektörünü, hem interneti bilen nadir insanlardan olduğu için neden olmasın diyorsunuz… Mustafa’nın girişimi usability’de de aynı durum söz konusu… Baktığımız zaman bu iş modelleri çok basit bir modelden oluşuyor… Ama asıl olay süreçleri oluşturmak bunu satışa döndürmek! Yoksa biz burada uzaya mekik gönderecek rampa yapmıyoruz… Türkiye’de pazar halen oluşmuş değil, piyasa bomboş bizim ikincil fikir dediğimiz twitter vb. yenilikçi önerilerin gelmesi zaman alacak.. Ama şu an için Türkiye buna hazır değil, buna vakit var… Başvurular arasında bu tarz fikirler yoktu ve zaten buna da gerek yoktu… Piyasada zaten bu işe kendisini adamış şirket sayısı çok az olduğu için -web tasarımı yapan ajans ve firmalardan bahsetmiyorum, sadece internet üzerinde projelerini hayata geçirip, gelir modeli oluşturanları kastediyorum – bu şirketlerin sayısı arttıkça farklı modeller de çıkacaktır…

Bir çok fikir incelediniz, peki bu fikirler arasında en çok gözünüze batan artı ve eksiler nelerdi?

Artılar şu şekilde: Fikir oluşturma konusunda oldukça kabiliyetliyiz. Her fikir üreten kendini girişimci sanıyor ama bu kötü bir özellik… Girişimcilik bir adım öteye geçmek fikirden… Bugün senle burada oturup binlerce fikir üretebiliriz ama bir tanesini bile hayata geçirmedikten sonra bunun hiçbir anlamı yok! Basit bir fikri hayata geçirmek satışa çevirmek, fikrin yaratıcılığından çok daha fazla şey gerektiriyor… Birçok girişimci farkında değil bunun; teknoloji bir araç, yazılım bir araç. Yazılım başarılı olup olmayacağını bazı sektörler hariç belirleyebilir ama dünyanın en iyi iki coderı olsa da arkasında hiç bir kıymeti yok satılamadıktan sonra, gelir modeli oluşturulamadıktan sonra… Başarılı olmasını beklemek hayal olur… Bugün hemen soracaklar ff, twitter’ın var mı ticari modeli diye.. Evet var ama zamanı da var, hepsinin roadmapleri bellidir, süreçle hepsi hayata geçecek…

Burada iş planı yapmak önemli mi?

Evet önemli, ama bu yüzlerce sayfa olmaz, o işi bilen kişinin iki sayfada halledebileceği bir şey… Çok sağlam iş planı yaptım, artık gerisi gelir gibi bir şey de yoktur, çok fazla dökümanlarda kalmamak lazım.. İş planı yapmak gereksiz değil, ama kağıda geçirmek çok önemli, kafasında olsa bile.. Ama neyi nasıl yapacağını, ne süre ile yapacağı çok önemlidir… Ama tabii ki 10 tane girişimi olan birisi hiç iş planı yazmadan da yatırım alabilir rahatlıkla… Çünkü geçmişi ve referansı yeterlidir… Bugün Ersan Özer istediği yerden istediği fikirle yatırımı alabilir, çünkü kendini ispatlamış, Türk internetinin doğdugu günden beri bize örnek olan biri… ama sıfır bir girişimci tabii ki soru işaretlerini karşılamak zorundadır.. Tabii iş planı da yeterli değil kesinlikle… Burakbuyukdemir.com’da yazmıştım biraz, bahane üretme kültürü, yazılımı küçümseme -kardeşim yazılımcı o halledecek!- , yazılımı büyütme -Biz yazılımcıyız, dünyanın en iyi kodunu yazıcaz!-. Ekip, organizasyon, araçlar, teknoloji, gelir modeli, hepsi çok önemli… Herkesin 10 fikri var, herkes hepsini yapmak istiyor… Ama ben hep söylüyorum, tamam yaparsın Sabancıysan, ama girişimcilik kaynaklar kısıtlıyken bunların kullanabilmesi. Dolayısıyla bir tane proje ile başla, başar; sonra istediğini yap, GittiGidiyor örnek önümüzde, eBay’e hisse satışı gerçekleştikten sonra bir çok girişime aynı anda imza attılar, ama önce GittiGidiyor olmasaydı hiçbiri olmayacaktı… Ana proje edinmeli ve ona odaklanılmalı…

Peki Türk internetini nasıl görüyorsunuz?

Eleştiriyi çok iyi yapabiliyoruz, oldukça verimliyiz bu konuda, iş yapan arkadaşları çok kolay yerin dibine sokabiliyoruz. İş yapan arkadaşlar zaten sessiz kalıyorlar, onlar sadece işini yapmaya çalışıyorlar, tabii hiçbir iş de hemen olmuyor, biraz süre geçmesi gerekiyor… Zaman tanımak lazım… Yaptıklarını da küçümsüyoruz, Çok fazla mazeret üretiyor ve hep sonunda Sermaye lazım diye yakınıyoruz. Evet, sermaye her zaman lazım olacak, yalnız eğer siz gerçekten bir değer üretiyor, bir şeyler ortaya koyuyorsanız, zaten sizi destekleyen çok kişi çıkacaktır… Rekabetin az olduğu bir sektör Türk interneti, ve bu da herkese fırsat tanıyor ama cidden iş yapan sayısı çok az.. Zaten eTohum bu yüzden kuruldu, sektörde buna inananlar destekliyor bizi, biz de etohum olarak her türlü girişimciyi desteklemeye çalışıyoruz… Diğer taraftan herkes aslında ben bunu düşünmüştüm diye yaklaşıyor girişimlere, hatta sonunda “nevzata ben anlatmıştım yemeksepeti fikrini” şekline kadar dönebiliyor… “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” O yüzden kimse çekememezlik yapmasın, gereksiz eleştirilerde bulunmasın, tabii ki yapıcı eleştiriler olmalı ki gelişelim… Ama hiçbir şekilde “yok bundan olmaz!” , “çakma bu, iş çıkmaz” gibi sadece eleştirmek için yapılan eleştirilerle uğraşıyor şu anda sektör ve bu iç çekişmeler oldukça yavaşlatıyor ilerlemeyi. Etkileyebilmek, değiştirebilmek, ilerletebilmek… Bunların hepsi başarıdır. Bu açıdan etohum’daki girişimlerin belki birçoğu başarısız olacak veya istediği hedeflere ulaşamayacak, ama biliyorum ki azimli olan, ruhunu ortaya koyan girişimciler girişimlerini ciddi yerlere getirecektir… Kimse de beklemesin yarın bu girişimler başarıya ulaşacak, Yemeksepeti’ne bakın, e-Bebek’e yada Nokta’ya; hepsi yıllarca zar zor geçinmiş sonunda sabırlarının karşılığını almışlardır… Özetle; Türkiye’deki internet sektörünün resmi, görüntüsü bu şekildedir bence, iş yapan kişi sayısı az, konuşan kişi sayısı çok fazla. O yüzden insanları iş yapmaya özendirmemiz lazım…

Yatırımcılar konusunda ne düşünüyorsunuz?

Türkiye’de yatırımcı yok! Girişimcilerde olan problem kadar hatta daha fazlası yatırımcılarda var, her şey benim olsun, hisselerin hepsi benim olsun diyerek yaklaşıyorlar, bu yüzden onlara da eğitim verilmesi lazım ve bu kültürün aşılanması gerekiyor… Buna ek olarak Türkiye’de kurumsal VC kültürü başlamadı, ya da daha çok başlarda, o yüzden bizim çok daha fazla çalışıp başarılı örnekler çıkartmamız lazım ki ilgiyi üzerimize çekebilelim… Yabancı yatırımcıların ilgisi iç yatırımcılardan daha fazla…

Peki sektörün büyümesi için neler yapılması lazım?

Organizasyon ve dayanışma gerektiriyor, internet sektörü böyle büyür. Bu pastayı hep beraber büyüteceğiz, Rekabet diye bir şey yok zaten, rekabet oluşturacak bir pasta yok ortada. Diğer sektörleri ve büyük şirketlerin ilgisini daha fazla çekmemiz ve değişen kuralları da başarı hikayelerimiz ile onların yüzüne vurmamız gerekiyor… Bloglarımızda yazacağız, bu tür röportajlarla duyuracağız… etohum’un bütün duyurusu bloglar üzerinden oldu, blogların bu konudaki etkisi inanılmaz, facebook , twitter, friendfeed gibi ortamlar ve tabii ki başta bloggerlar sayesinde eTohum bu kadar büyük ilgi topladı ve topluyor. hatta o da ayrı bir örnektir ama klasik medya ancak biz başladıktan 6 ay sonra ayılıp, burda birşeyler oldugunu farkedip eTohum’dan bahsetmeye başladı… Ama etkiyi biz zaten sosyal medya ve bloglarla oluşturmuştuk… Bu yüzden bloggerlara nasıl teşekkür etsek az… Klasik medya gücünü sosyal medyaya karşı yitiriyor, Bir blog yazarı bugün birçok gazetenin yazarlarından çok daha fazla okunuyor ve değer görüyor, belki şu an gelir modelleri gelişmiş değil ama zamanla inşallah sadece blog yazarak ciddi gelirler elde etmeye başlayacaklar… Örneğin krizde bence ciddi bir fırsat var, birçok beyaz yakalı işsiz olabilirler, ve onlar kendi şirketlerini kurabilirler internet üzerinde, bu arada tabii büyük şirketlerin rekabeti de onları fazla yormayacaktır, çünkü zaten herkes kendi kabuğuna çekilmiş durumda ve bu şekilde ilk yıllarını kolaylıkla atlatabilir girişimciler diye düşünüyorum… Ama işte kriz fırsattır, fırsat krizdir, Tabii gören gözler için, görmeyen için ekonomik patlama da olsa hiçbir faydası yoktur… Talebi görenler için kriz de büyüme de fırsattır…

Peki eğer Burak Büyükdemir şu an etohum üzerine çalışmıyor olsaydı nasıl bir girişimde bulunurdu?

Fikir o kadar çok ki internette, o yüzden fikri çok da önemsemiyorum başta da dediğim gibi… Türkiye’deki boş bir pazar olduğu için de her türlü ticari modeli belirli girişim başarıya ulaşabilir, hatta eTohum’un 15 girişimine bakarsak; ayakkabı satılabilir, tatil, ik site kurulabilir, beyaz eşya satılabilir ya da mobil uygulamalar üzerine eğilinebilir, ideshot gibi markalara çalışan, ya da userspot gibi araştırma yapan -ki bu çok bakir bir alan-… Ben ne yapabilirim? Bu internet şirketlerinin içinde bulunup süreci hızlandırabilirim diye düşünüyorum, ki zaten verdiğim danışmanlıklar ya da aracılık yaptığım işlerde olsun hepsinde katalizör vazifesi gördüğüm için gene eTohum gibi bir şey yapardım diye düşünüyorum ve tabii ki bu girişimlerin herbiri ile çalışmak isterdim…

2000 yılında sektörü ve kendinizi nasıl görüyordunuz ve sektörün bugünü için neler öngörüyordunuz?

O zamanlar birkaç şirketle ortaklığım vardı, zaten internet girişimleriyle ve içerik konusunda çok daha hızlı ilerleme olacağını düşünüyordum, ama pek de beklediğim gibi olmadı ve şu an içerik halen gerektiği değeri görmüyor ve o kadar kaliteli içerik üretilmiyor… e-ticaretin gelişmesi zaten öngörülen bir şeydi ve beklendiği gibi halen gelişiyor ve her yıl katlanıyor…. Ama halen içerik konusunda gelişimin daha değerli olduğunu düşünüyorum ve bu oluşan içerikler oldukça değerlenecek, örneğin bir saat blogunu düşünün, bugün sektörde saat üzerine dergiler çıkıyor ve sektörü etkiliyor, ama saatçiler ne zaman interneti farkedip benimseyecekler, o gün o saat blogu çok ciddi bir değer olarak karşımıza çıkacak, Bu yüzden diğer sektörlere kendimizi göstermemiz lazım diye düşünüyorum…


Yorumunla değer kat...


Google Adwords Sertifikalı İş Ortağı Facebook Reklamları Google Analytics Sertifikalı İş Ortağı

Dijital Pazarlamanın Sırları!


Haftalık e-bültenimize ücretsiz üye olun, tüm internet reklamcılığı, online pazarlama içerikleri ile birlikte, yeni dijital pazarlama ürünleri her hafta e-postanıza gelsin! Ayrıca Google Reklam Kılavuzu E-Kitabını da ücretsiz indirin!

E-Bültene Abone Olun